ÖNSÖZ MAHMUT AKPINAR
Kaynakların Tanıtılması: Konunun tartışmaya açık
bir konu olduğu öngörüsüyle mümkün olduğunca farklı kesimlerden
araştırmacıların eserlerinden yararlanmaya çalıştım. Bunu yaparken
öncelikli olarak belgelere dayanan kaynaklara özel önem verdim. Kaynak
yayınlarınca hazırlanan Genelkurmay belgelerinde Kürt İsyanları
isimli kitap askeri eğitim amaçlı olarak Albay Reşit Hallı tarafından
hazırlanan ve Kara Harp okulu başkanlığınca onaylanan kitap cumhuriyetin
ilk yıllarında ortaya çıkan isyanları askeri detaylarla birlikte
anlatıyor. Yine aynı kaynaktan yararlanılarak hazırlanan benzer bir kitap
Faik Bulut tarafından Devletin gözüyle Kürt İsyanları başlığı
altında hazırlanmış ve yön yayıncılık tarafından basılmıştır. Bu kitap da
önsözünde olduğu gibi kendisi Kürt olan yazar tarafından Kürt isyanının
devrimci ve ilerici olarak nitelendirildiğini görüyoruz. Bu nedenle
Nasturi ayaklanması gibi Kürt isyanı olmayan hareketler kitap dışında
tutulmuştur.
Kürtçülük Akımı ve Dernekler: 19. yüzyılın başlarından itibaren ortaya çıkan Kürtçülük ideolojisi Türkiye’nin doğu ve güney doğu bölgelerini içine alan Irak ve İran’ın topraklarının bir kısmını da kapsamak üzere bağımsız Kürdistan devletinin kurulması esasına dayanır. Avrupalıların gösterdikleri ilgi sonucu Kürtçülük fikri destek bulmaya başlamış ve gittikçe batılı devletlerinin de desteğiyle güçlenmiş örgütlü hale gelerek bir iç soruna dönüşmüştür. Osmanlı devleti içinde ilk yasal Kürt örgütü Diyarbakır’da 1908 yılında kurulan Osmanlı-Kürt İttihat ve terakki Cemiyetidir. Aynı yıl İstanbul’da da Kürt Teavyün ve Terakki Cemiyeti kurulur. Başkanlığına Seyit Abdulkadir seçilir. Bu Şahı daha sonraki Kürt isyanlarında özellikle 1925 teki şeyh Sait isyanına katıldığı gerekçesiyle İstiklal mahkemesinde Diyarbakır’da yargılanmış ve idam edilmiştir. Bu cemiyet çıkardığı Kürtçe ve Türkçe dergi ve gazetelerle zararlı faaliyetlerini yaymaya çalışması sonucu 1912 de kapatıldı. Bunun üzerine Dr Mehmet Şükrü Sekban’ın önderliğinde HEVI-Ümit Kürt üniversite öğrencileri derneği kurulur. Fakat bu örgüt de kısa sürede kapatılmıştır. Birinci Dünya Savaşı sonrası oluşan kaos ortamında bağımsız Kürdistan fikrini gerçekleştirmek amacıyla Kürt teali cemiyeti 1918’de İstanbul’da kurulur. Kısa sürede Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Doğu illerinde taraftar bulur. Yine burada da diğer Kürt Cemiyetlerini kuranların aktif olarak yer aldığını görmekteyiz. Benzer biçimde Diyarbakır’da bir Kürt kulübü kurulmuştur. Fakat kısa sürede kapatılmıştır. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası: meclisteki muhalefetin artması sonucu bir tepki olarak 1924’de Rauf Orbay, Kazım Karabekir Paşalar öncülüğünde kurulmuştur. Kuruluş amacı olarak iyi niyetle kurulmuş cumhuriyet yanlısı bir parti olmasına rağmen kısa sürede Cumhuriyet karşıtlarının irticacı faaliyetlerin ayrılıkçı hareketlerin merkezi yasal dayanağı haline gelmiştir. Bunun üzerine şeyh Sait ayaklanmasındaki rolü de dikkate alınarak 1925 yılında kapatılmıştır. AYAKLANMALAR Nasturi Ayaklanması: (12-28 Eylül 1924) Nasturiler Ortodoks Hristiyanları'nın bir kolu olarak yaşayan insanlardır. Kuzey Irak çevresinde Kürt Türk Arap unsurlarla birlikte yaşayan bu topluluk çıkarları gereği bölgede İngilizlerle işbirliği yapmışlar ve Ağa Petros önderliğinde İngiliz Himayesi altında bağımsız bir devlet kurma sevdasıyla isyan etmişlerdir. Hakkari kaymakamına saldırılmasıyla başlayan olaylar Türk ordusunca kısa sürede bastırılmıştır. Bu isyanla birlikte Doğuda muhtemel isyanlar için uygun zemin doğmuştur. İngilizlerin de Musul’a hakim olma çabasıyla buradaki insanları kışkırttığı açıktır. Şeyh Sait Ayaklanması ve Bastırılması: (13 Şubat-31 Mayıs 1925) Nasturi Ayaklanması sonrası ordudaki görevinden firar eden bir kaç subay ve bazı isyancı elebaşları hakkında vatana ihanet suçundan haklarında yargılama süreci başlatılmıştır. Bu kişilerle ilişkili olarak Şeyh Sait de duruşmaya çağrılmıştır. Bu durumdan kuşkulanan Şeyh Sait oğlu Ali Rıza’yı Halep üzerinde İstanbul’a seyit Abdulkadir’e göndermiştir. Daha öncesinden yapılan planlar çercevesinde 1926 da planlanan isyan Şeyh Sait’in tutuklanma ihtimalinden dolayı öne alınmıştır. Bulunduğu Hınıs ilçesinden Piran’a geçen Şeyh Sait burada yanında iki mahkumu da sakladığı gerekçesiyle Jandarma harekete geçer fakat şeyh Sait taraftarları Jandarmalara ateş açarlar bu şekilde isyan başlar. Daha sonra halkı dini kurtarmaya davet eden vaazlar vererek çevredeki aşiretlere haber salarak isyana teşvik eder. Esasen bir Nakşi Şeyhi olan ve koyun ticaretiyle zenginleşen bu sayede geniş bir çevre edinen Şeyh Sait’in bu çağrısı yankı bulur ve çevre il ve ilçelerde ayaklanmalar yağmalar başlar. Şeyh Sait Genç iline giderek buraya da isyanı yayar ve kontrolü altına alır. Bölgedeki telgraf hatları kesilerek iletişim engellenir. Muş, Bingöl ve diğer çevre illerde isyana yönelik propagandalar yapılır. İsyanın büyümesi üzerine mecliste tartışmalar başlar Fethi Okyar Hükümetinin pasif kalması nedeniyle hükümet yeniden İsmet Paşa öncülüğünde kurulur. Sertlik yanlısı olan İsmet İnönü Hıyanet-i Vataniyye kanununa yeni maddeler ekleyerek dini sömürüyü de bu kapsama alır. Takriri-sükun kanunu çıkartılarak genel seferberlik ilan edilir. Nihayet Şeyh Sait yanlılarının Diyarbakır üzerine yaptığı hücum başarılı bir şekilde engellenir. Kaçan Şeyh Sait taraftarlarının yüzlercesi bu çatışmada ölür. Şeyh Sait Muş ile Varto arasında sıkıştırılınca teslim olur ve İstiklal Mahkemesinde yargılanır. Diyarbakır'da kurulan Gezici istiklal mahkemesince Seyit Abdulkadir ve Şeyh Sait başta olmak üzere 48 kişi idam edilir ve onlarca kişi çeşitli cezalara çarptırılır. İsyan sonrasında bölgede temizlik operasyonları yapılan halktan olaylara karışanlar tespit edilir ve bölgede silahlar toplanır. Diğer isyanlar: Şeyh Sait isyanında sonra dağılan kaçan eşkiyalar askeri birliklerin çekilmesinden sonra diğer bölgelerdeki kürt aşiretleri ve din adamları ile birlikte bulundukları bölgelerde çapulçuluğa, ayaklanmaya başladılar. Bunlardan en önemlileri 1926 yılında Dersim’de ve Ağrı’da çıkan olaylardır. Türk ordusunun kararlılıkla mücadelesi sonucu bu isyanlar büyümeden bastırılmış ve bölgede geniş çaplı askeri temizlik hareketleri yapılmıştır. 1927 yılında İran topraklarına kaçma imkanı bulan Kürt aşiretler Ağrı’da yeniden isyan etmişlerdir. Çıkan çatışmalarda isyan bastırılmışsa da elebaşları kaçmayı başarmışlardır. Yüzbaşı İhsan Nuri daha öncesinden ordudan firar etmiş ve bölgedeki isyancıların askeri eğitimini üstlenmişti. 1927 de yakalanamayan bu şahıs daha sonra 1930’da bölgedeki aşiret beyleri ile tekrar isyan etmişlerdir. Bu isyan kanlı şekilde bastırılmış her iki taraftan da büyük kayıplar verilmiştir. Yine bu isyanla bağlantılı olarak Van’da Zilan deresi bölgesinde asiler isyan etmişlerse de başarılı olamamışlardır. Diğer Sason Mardin gibi yerlerde de küçük çaplı ayaklanmalar olmuştur. Fakat asıl önemli bir isyan merkezi olan bir türlü kontrol edilemeyen Dersim’e sıra gelmiştir. Yüzyıllardır eşkiyaların ağaların merkezi olan sarp vadilerle derin gizli yollarla binlerce kişiyi barındıracak mağaralarla mükemmel bir eşkiya yuvası olan bölgede feodal beyler hüküm sürmüş ve hiç zaman devlet otoritesini tanımamışlardır. Birinci Dünya savaşında Ruslar karşısında zayıf kalan Osmanlı ordusuna arkadan saldırmışlar bu sayede bol miktarda silah ve cephane elde etmişlerdi. Bizzat Mustafa Kemal’in emriyle bölgede geniş çaplı bir harekat için hazırlıklar başladı. 1937 yılı baharında büyük askeri birliklerle başlayan hareket sonucu eşkiyalar önemli kayıplar verdiler. Buna rağmen kışın bastırması nedeniyle harekete son verilince bölgedeki karakollara resmi binalara saldırılar başladı bunu n üzerine hava kuvvetlerinin de katılımıyla bölgede son ve öldürücü darbe vuruldu. Mağaralar bombalandı ve bölgedeki elebaşılar yakalanarak yargılandı. Bu olaylar sırasında 5000 civarında silah toplanmıştır. SORUNUN ULUSLARARASI BOYUTU Kürtlerin ayrılıkçı bir unsur olarak ortaya çıkması ve devlete karşı isyan etmesi gibi durumlarda açıkça görülen bir olay bütün bu olaylardan yaralanan dış devletlerin olduğudur. Bunun ilk örneklerini birinci dünya savaşı sırasında Ruslarla işbirliği yapan Kürtlerde ve Ermenilerde görmekteyiz. Devlet otoritesinin kaybolduğu bu dönemde her iki unsur da bağımsızlık amacıyla isyan etmişler bölgede yağmacılık faaliyetlerinde bulunmuşlardır. Rusların çekilmesinden sonra ise İngilizler Musul'a hakim olmak amacıyla Kürtleri desteklemişler ve amaçları için kullanmışlardır. Nitekim İngiliz subay Binbaşı Noel, Kürtlerin Lawrens'i olarak görülmüştür. Dünya savaşı sonrası toplanan konferanslarda Kürtlerle Ermeniler birlikte hareket etmişler ve Paris’te yayınladıkları bir muhtıra ile bağımsız Kürdistan ve Ermenistan’ın batılı devletler desteğinde kurulmasını istemişlerdir. Bu çalışmaların bir sonucu olarak Serv Antlaşmasına konulan 62. ve 64. maddeler Kürdistan devletinin yolunu açmıştır. Türkiye cumhuriyeti’nin Sevr’i tanımayarak Kürdistan'a karşı çıkması sonucu isyanlar başlamıştır. Bu isyanlar Lübnan merkezli Hoybun cemiyetince desteklenmiş. İsyanlardan sonra kaçan elebaşılar İran ve Irak’ ta gizlenmişlerdir. SONUÇ VE ÇÖZÜM Sonuç olarak Kürt sorunu etnik ve bölücü nedenlerden çok halkın yoksul oluşundan ve eğitimsizlikten kaynaklanmaktadır. Günümüzde de bu toplumsal sorun devam etmektir. Din olarak aynı inancı paylaşan insanların ayrılıkçı hareketleri göstermesi devlete karşı isyan etmesi beklenemez. Kaldı ki Atatürk’ün milliyetçilik ilkesi ırk kökenine değil ülkü ve yurt birliğine dayanır. Burada Kürt sorununa getirilecek en mantıklı çözüm bölge insanını diliyle kültürüyle olduğu gibi kabul etmek onlarında modern dünyanın aydınlık yolunda bütün Türk halkıyla birlikte yürümesini sağlamaktır. Bundan yetmiş yıl öncesinden isyana neden olan sebepler yüzeysel çözümlerle askeri hareketlerle bastırılmış sonuç olarak günümüze PKK ve benzeri şekilde karşımıza çıkmış ve uluslararası arena aleyhimize kullanılmışlardır. KAYNAKÇA Bulut, Faik 1991 Devletin gözüyle Türkiye’de kürt isyanları. Yön yayıncılık İstanbul Kurubaş, Erol 1997 Kürt sorununu uluslararası boyutu. Ümit yayıncılık Ankara Öke, Mim Kemal 1992 Musul ve Kürdistan Sorunu. Türk kültürünü araştırma enstitüsü yayınları Ankara Yıldız, Zekeriya 1992 Kürt gerçeği. Yeni Asya yayınları İstanbul Kaynak yayınları, 1992 Genelkurmay Belgelerinde Kürt isyanları 1 İstanbul
2158 kez okunmuştur. |