TARIMDA YENİDEN YAPILANMA ÜZERİNE BİR GÖRÜŞ Memik KİBARKAYA*
Ülkemizde tarım girdi maliyetleri çoğunluğu dış kaynaklı olup, üretim
pahalıya mal olmakta tarım ürünlerimiz kendimize yetmez hale gelmekte; et,
süt, tahıl gibi insanın temel gıdası olan ürünlerin yokluğu nedeniyle
Türkiye’de adeta vakum oluşmakta legal, illegal ürünlerin dışarıdan girişi
önlenememektedir.Tarım işletmelerinin büyük bir kısmı yeter genişliğe
sahip olmadıkları gibi, bütünlüğe haiz bir işletme karakteri de
göstermemektedir.işletmelerin çoğunluğunu oluşturan küçük tarım
işletmelerinin işledikleri arazi miktarı, sınırlı ve birbirinden uzak,çok
sayıda parçalardan meydana geldiği için bunlar üzerinde düzenli işletmeler
kurulamamakta ve istenilen üretim artışı da sağlanamamaktadır.bu tip
arazilerde modern tarım makinalarından tam randıman beklenemeyeceği
aşikardır. Parçalı ve dağınık arazilerde zamanın büyük bir bölümü
dönüşlerde ve bir parselde diğerine gidişte harcanır. Bu yüzden makine
verimi düşer. küçük boy/en oranı olumsuz olan,geometrik şekli düzgün
olmayan parsellerde birim alana düşen dönüş sayısı verimliliği
azaltır.ekim, gübreleme, ilaçlama, çapa vb işlemler yapılırken dönüş
yerlerinde boş alanlar kalır. Küçük arazide bireylerin ekim masrafları ise
israfa neden olmaktadır. 80 haneli köyde 120 traktör bulunmakta oysa bu
köyün 5 bin dekar arazisi vardır. Bu arazinin tamamı 5 traktör yeterli
olmaktadır. Gerisi israftır. Çiftçi örgütsüz ve birey bilincinde
olduğundan gübreleme, sulama ürünün pazarına nakline ilişkin v.b. bir çok
israflar oluşmaktadır.
Bu olumsuzlukları doğuran neden, tarımda çok nüfus, dar arazidir. Ayrıca
girdilerin çoğu milli değildir. En çok pay dış kaynaklıdır. Mesela kuru
tarımda girdilere bakılınca traktör, mazot, gübre traktör ve tarım
ekipmanları ilaç, sanayi ürünleri genellikle dış kaynaklıdır. Nadas taban
gübre tohum, sulama, mahsul hasadı, tarla kirası harcanan paranın faiz
oranları bu kalemlerdir. Toplam 21 kalem olup, çiftçinin eline geçmesi
beklenen fiyat çok küçüktür. Çiftçi %40 a yakın nüfusun desteklenmesini
beklemektedir. Yıllarca bu politika güdülmüş çiftçi iyi destek almadığı
zamanlar iktidarları değiştirmiştir. Demokrasi de tam layıkıyla
oluşmamıştır. Tüm iktidarların gelişi ve gidişi %40 olan tarım nüfusu ile
olmuştur. Sanayi toplumuna 1983 seçimleriyle girilirken Özal Hükümeti de
unutulan çiftçi desteğiyle siyasette kaybolmuştur Demirel bunu çok iyi
kullanmış, sürekli çiftçinin tarım kredi borçları ötelenmiş ya da
silinmiştir Berberin ne günahı var onunda banka borcunu silseydi çünkü
orda çalışan nüfus azdır. Ülkemizde demokrasinin oturması için çiftçilerin
mutlaka örgütlenerek israfın önlenmesi, birime verimin artırılması, çiftçi
sayısının aşağıya çekilmesi lazımdır. Aksi takdirde varoşlara yığılmalar
artar. Arkasından hırsızlık, kapkaççılık, mafya, çete oluşur. Bundan da
sanayi zarar görür; ülkede kaos yaşanır, iç çekişmeler oluşur.
ŞİRKETLERİN VE BİRLİKLERİN DENETİMİ Şirketler, ya da üst birlikler kendi yönetimi içerisinde denetçiler oluşur. Denetim şirket yönetiminin ayrıca iyi denetlenmeyen denetçiler, itiraz olunca şirket içindeki hisse sahiplerinin %10’u noter kanalıyla uyarı çekerek ihtisas mahkemeleri devreye girer. Bu mahkemeler, hâkimler üst kurulu tarafında 7 bölgede oluşturulur. Özerk ve bağımsız yargıdır. KAR DAĞILIMI: Her yıl ürünün çeşidine göre kar payı çiftçiye dağıtılır. Ayrıca düşük oranlarda vergiye tabi tutulur. Ayrıcada sigorta masrafları şirketten devlete ya da özel sigorta kuruluşlarına kar oranına göre dağıtılır. İŞLETME GİDERLERİ: İşletme giderleri hali hazırda mevcut olan doğrudan destek fonlarıyla oluşur azda olsa üye aidatlarıyla takviyelendirilir. MARCHAL YARDIMININ TARIMDA OLUMSUZ ETKİLERİ Bu yardım, köylümüzü ayağa kaldıracağına yerin dibine batırmıştır. O yıllarda Türk milleti en azından yağ gereksinimi nedeniyle köylünün çoğunda hayvancılık vardı sanayi toplumu değildik tarımla sanayi atbaşı gitmesi lazımken verilen kredi ayni idi bedava traktör dağıtıldı meralar sürüldü birinci yıl mahsul iyi oldu, dekara verim iyi idi, çünkü açılan araziler gen ve de meraydı. Üstelik de bol hayvan gübreli arazilerdi iki üç yıl sonra ürün cılız otlu bir hal aldı. Marshall’a koştuk, ilaç, fenni gübre dediler, bizde var, ver parayı verdik, gübre ilaç aldık derken yağımız tükendi. İlk yıllar birleşmiş milletlerin işaretli teneke vital yağlar geldi dağıtıldı. Sonrada unilever yağ fabrikası kuruldu tere yağı yemeyin kolesterol var ölürsünüz dediler, vita yağı yedik, ayranımız çekildi içmeyin cola var dediler. şu anda en dağ köyümüzde ayran bulunmaz. asitli içecekler alabildiğine mevcuttur. süt dedik okullarda süt tozu ile beslendik. yağa alışmak için okullarda vital yağlı kekler dağıtıldı. Verilen traktörün gaz pedalı kırıldı. kaynak makinesi olmadığından tonlarca buğdaya parça aldık. vel hasılı hayvancılığımız ormanımız o yıllarda korkunç tahribata uğradı bu verilen gıdaların sonucu şimdi kendini göstermekte onkoloji hastaneleri arttı vel hasılı köylü balık yemeyi sevdi balık tutmaktan uzaklaştı biz o yıllarda ot yemeye alıştırıldık bir tek kişi Marshall’ın demokrasi kıralı menderes oldu o yıl bu yıl T. ÖZAL dönemi hariç bu ülke satılmaktadır ORMANLARIN ÇİFTÇİYE DAĞITILMASI Yıllarca statüko gereği orman devlet tarafından işletilmekte ve çar çur edilmektedir. İçinde oturan köylü havasını suyunu kokladığı sevdiği ormanı sahiplenme duygusu olmadığından yakmaktadır. Devletin ormanı olmaz devlet, millet bütündür. Araya set çekilemez. Orman köylünündür. Tüm ormanlar örgütlü şirketlere devredilmeli kişi bazında şirket ortaklarına adil şekilde dağıtılmalıdır. Orman işletmesini çiftçi şirketleri kullanmalıdır. Ancak orman arazisi içine orman vasfını zedeleyecek bina turizm tesisleri fabrika gibi ormana ve orman envali bitkilere zarar vermeyecek şekilde kullanımı yasaklanacaktır. Orman vasfını yitirmiş çalılıklar yöreye adapte olmuş bitkiler dikilmeli, ayrıca yabani meyveler aşılanmalıdır. Örneğin; Güneydoğuda orman içi menengiçleri antep fıstığına Hatayla Gemlik arasındaki orman arazileri içerisindeki yabani zeytinler aşılanmalı boşluklara bu bitkilere adapte olan diğer meyve fidanları dikilmelidir.Örn: ceviz, badem,yabani ahlat aşılaması Karadeniz bölgesinde fındık, kivi, çay alanları boşlukları dolduracak şekilde dikilmelidir. Bu nedenle erozyon önlenmiş olur. Anadolu da yetişen çalılık vasfında kapari bitkisi meraları otlandırdığından bol miktarda dikilmeli erozyona uğrayan bölgeler bu bitkiyle donatılmalıdır. Bu bitki en vasıfsız arazilerde oluşmakta ürünü kg. 3 dolar satılmaktadır. Buda köylüye hem büyük katkı ve hem de ihraç ürünüdür. Ayrıca erozyon için en uygun bitkidir. Ülkemiz coğrafî nedenle dünyada az yetişen ürünler bakımından çok zengindir. Bunlar Antep fıstığı, zeytin gibi ürünlerdir. Dünya yağ açığını ülkemiz kapatacak değerde zeytin dikimine müsaittir. Sözümü Ulu Önderimizin bir veciziyle bitiriyorum. “Üretmeden Alın Teri Dökmeden Tüketen Uluslar Bir gün Haysiyetlerini ve de Hürriyetlerini Kaybederler.”
1697 kez okunmuştur. |