ÇALIŞMA HAYATI VE STRES

*Ahmet SANDAL

Yaşadığımız yüzyılda, stressiz ve huzur içinde bir çalışma ortamı, çalışanların olumsuz etkilenmediği iş hayatı özlenir oldu. Geçtiğimiz yüzyıl insanlara büyük bir hareketlilik ve hız kazandırmış, bu durumda insanlar sürekli yarış ve değişim içinde olmaya zorlanmıştır. Yalnızca bir fert olarak insanlar mı? Toplumlar bile birbirleriyle yarışır olmuştur. Böylesi bir yarışma ortamı çalışma hayatında da « mutlak surette başarı, tek kıstas üretim » şeklindeki anlayışı eğemen kılmıştır. Bu eğemen anlayış bereberinde heyecan, gerilim, çatışma, çekişme ve diğer stres verici unsurları getirmiştir. Bu nokta itibariyle, ister Kamu Yönetiminde isterse de özel sektörde olsun, işçisinden memuruna, amirinden patronuna kadar birçok kişide stres sorunu yaşanmaktadır.

Çalışanların birçoğunun stresli bir ortamda çalıştıkları bir gerçek olmakla birlikte, bu hususu, Uzman görüşüyle desteklemek gerekirse; Kayseri Devlet Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Ünal Polat’ın, “memurların çalışma koşullarına ve ortamlarına bağlı olarak çeşitli hastalıklarla mücadele ettikleri, bunun temelinde de stresin olduğu” şeklindeki bir demecini hatırlatabiliriz.

Genel Olarak Stres

Stres, sözcük olarak Latince kökenden. “estrictia”dan gelmektedir. Önceleri, “adversity” karşılığı olarak felaket, bela, musibet gibi anlamlara yada “affliction” dert keder sıkıntı gibi anlamlara sahipken, 19.yüzyıldan itibaren, stres kavramına yüklenen anlam değişmiştir. Halktan birine stresin ne olduğunu sorsanız, “ruhi dengenin bozulması, sıkıntı ve gerginlik içinde olmak, mutlu olamamak” gibi cevaplar alırsınız. Bilim adamları (örneğin, Rabkin ve Struening) stresi; organizmanın stres verici etkenlere gösterdiği, fizyolojik yada psikolojik tepki olarak tanımlamışlardır. Stres’in temelde psikolojik bir olgu olduğu noktasında bilim adamları arasında görüş birliği olduğunu görmekteyiz.

Stres Nedenleri

Stres nedeni olarak başta « yarışma toplumu »nu belirtmiştik. Yani, bu çağda karşımıza çıkan (daha doğrusu içinde mecburen bulunulan) toplum bizatihi stres nedenidir. Bu bizatihi nedeni başa koyduktan sonra, stres nedenlerini yönetimden kaynaklanan stres, kişiden kaynaklanan stres şeklinde iki ana gruba ayırabiliriz.
Yönetimden kaynaklanan stres hakkında şöyle bir sıralama yapmak mümkündür. Adaletsiz başarı değerlendirmesi, ücret eşitsizlikleri, denetlenme korkusu, örgütsel kuralların katılığı, iş gruplarını değiştirme imkanlarının azlığı çelişkili uygulama ve yöntemler, sık sık yer değiştirmeler, merkeziyetçilik, kararlardan dışlanma, yükselme imkanların azlığı ve konulan engeller, aşırı formaliteler, kalabalık çalışma koşulları, aşırı gürültü, hava kirliği, iş kazaları, yetersiz aydınlatma, yetersiz iletişim gibi etkenler yönetsel açıdan birer stres nedenleridir.
Kişisel olarak da, kaprisli ve kişiliksiz yönetici çalışan için bir stres kaynağı olabileceği gibi, kişinin kendisinden kaynaklanan bazı hususlar da (örneğin, ailevi sıkıntılar, geçim problemi kişinin yaş durumu, eğitim düzeyi, bilgi seviyesi gibi) birer stres nedeni olabilmektedir.
Bu nedenler içinde önemli gördüğüm “adaletsiz uygulamalar, ücret eşitsizlikleri ve denetlenme korkusunu” aşağıda kısaca özetlemek istedim.

Bir Stres Nedeni Olarak Adaletsiz Uygulamalar ve Ücret Eşitsizliği

Güzel ve anlamlı bir sözde belirtildiği üzere, “Adalet Mülkün Temelidir. Bu sözü maddi ve manevi cihetiyle düşündüğümüzde ve konumuza uyarladığımızda, “adalet kişilerin ruh sağlıklarının da temelidir. Adaletsizlik, ister toplum hayatının genelinde, isterse yönetimsel ilişkilerin temelinde olsun, yıkıcı, sarsıcı ve katmerli etki yapar. Adaletsiz uygulamaya muhatap olan, hakkını alamadığında, adaletin tecellisini göremediğinde, kendisini için için yer bitirir, sıkıntısını, uğradığı haksızlığı etrafına sık sık anlatır ki, bu durum önemli bir stres nedenidir.

Ücret eşitsizliği de bir stres nedenidir. Bir çalışanın (örneğin bir Devlet memurunun Devlet’ten ya da özel sektördeki bir işçinin Patronundan) en temel isteği ve beklentisi “eşit işe eşit ücret” vermesidir. Bu temel kurala uyulmazsa, memur Devlet’e, işçi Patron’a küser ve bu küskünlük yeri gelir içe kapanmaya ve kendince protestoya dönüşür.

Denetlenme Korkusu ve Stres

İster yargı, isterse idari denetim olsun, kişiler hesap vermekten hoşlanmazlar. Üstelik insan psikolojisinde, hataları kabullenmeme, kendisini devamlı haklı görme ve hataya mazeret arama vardır. Denetim, teftiş, soruşturma, inceleme vb. kelime ve kavramlar soğuktur, ürkütücüdür. İşin içinde, geçmişe dönük olarak yapılanların hesabının verilmesi, gerektiğinde cezalandırılması vardır. Yani, başlı başına bu olgu, denetim elemanından ayrı olarak, korku ve baskı nedenidir. Hele, bir de verilemeyecek hesapları ve yapılan bilinçli yanlışlıklar varsa, bu korku ve baskı paniklemeye dönüşür.


Stres Belirtileri ve Yol Açtığı Hastalıklar

Stresin birçok belirtisi bulunmaktadır. Bu belirtilerden en önemlileri olarak, “yüksek kan basıncı, hızlı kalp atışı, kaslarda gerilim ve titreme, uykusuzluk, midede kramp ve bulantı, baş ağrısı, baş dönmesi, aşırı yorgunluk, bitkinlik, göğüs ağrısı, ağız kuruması, zayıflık, aşırı terleme, zor nefes almak, bağırsakların bozulması, dişlerin sıkılması” belirtilebilir.

Stresin yol açtığı hastalıklar kapsamında yine Uzman görüşünden yararlanarak, Kayseri Devlet Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Ünal Polat’ın açıklamalarına yer verelim: “Doktora başvuran memurlarda strese bağlı mide ve bağırsak hastalıkları (ülser, gaz, kabızlık, bağırsak kasılması sendromu) ile baş ağrısı ve hipertansiyon görüldüğü, özellikle öğretmenlerde uzun süre ayakta durmalarına bağlı olarak bacaklarda varis denilen damar genişlemelerinin oluştuğu, stresin, göz ve böbreklere olumsuz tesirlerinin olduğu, damar yapılarını ve kalbi etkileyerek de hipertansiyon hastalığına neden olduğu” klinik deneylerde ispatlanmış bir gerçektir.

Stresle Nasıl Mücadele Edilebilir?

Bu sorunun cevabını iki ana eksende ortaya koyabiliriz.
1-Kişisel Geliştirme Faaliyetleri: Bu kapsamda, çeşitli sosyal aktiviteler ve sportif faaliyetler önemli yer tutar. İnsanın düşüncesini ve içe kapanıklığını atacak, enerjisini dışa vuracak, jogging, masa tenisi, aerobik gibi sportif etkinlikler ile kermes, konferansa katılma, panel izleme, seyahat etme, tatil yapma gibi faaliyetler bu başlık altında sayılabilir. Bu bağlamda, bir örnek vermek gerekirse, bir üst düzey bürokrat, mesai sonrasında niçin futbol oynadığını şöyle açıklıyordu: Maç sırasında bütün yoğunluğu ve gerginliği atıyor, yalnızca bir şey düşünüyoruz: Meşin yuvarlağa vurmak. Gerçekten de öyle. İnsan bir maç sırasında herşeyi unutarak, yalnızca oyuna adapte olabiliyor. Bu adapte dolayısıyla en azından maç süresince (1 ya da 2 saat) “ne amir, ne memur, ne evrak ne imza“ hiç birşey düşünülmüyor. Bu durum büyük bir rahatlama sağlar. Zaten, Psikiyatristlerce hastalara uygulanan elektrikli şok tedavisinin amacı da herşeyi unutturmak değil mi? İşte bir maçta bir top peşinde koşmak bize herşeyi unutturuyor. Böyşece, bir maçta top peşinde koşan stresli bir çalışan bir nevi şok tedavisinden geçiyor.

2-Mesleki Geliştirme Faaliyetleri: Devlet memuru ya da diğer bir çalışan, kendi konusunda bilgisi ve statüsü itibariyle toplumda yer kazanmış durumdadır. Özellikle Devlet memuru ya da bürokrat konusuyla ilgili alanda eğitim almış, bu alanda çoğunlukla yüksek tahsil yapmış toplum meselelerine vakıf bir insandır. Kısacası, bu nedenle belli bir bilinç ve eğitim düzeyine sahip bir personeli, yukarıdaki kişisel geliştirme faaliyetleri ile tatmin etmek, stresini gidermek her zaman mümkün olmayabilir. Bundan dolayı, öncelikle mesleki tatmini artıracak ve kurumsal düzenleme yapmak suretiyle motivasyonu artıracak gelişmeler gereklidir. Bu kapsamda, meslekte ilerlemeler belli bir plan dahilinde ve adaletle sağlanmalıdır. Bir çalışanın bulunduğu alanda sağlayacak fazla bir katkısı olmadığı farkedildiğinde yeni imkanlar ve statüler tanınmalıdır. Aksi halde, bir alanda ya da statüde gereğinden fazla sürede çalıştırılan kişinin strese düşmesi imkan dahilindedir.

Sonuç:
Sonuç kısmında konuyla alakalı gördüğüm ve Türkiye Gazetesi’nden aldığım bir şiiri Devlet Memuru ve Stres konusuna kalıcı bir bakış açışı getirdiği ve daha çok akılda kalacağı düşüncesiyle aşağıya alıyorum.

MEMUR AZMİ BEY

Sabahları herzamanki gibi mahmur, akşamları yine telaşe,
Evinin yolunu bulduğuna sevinir; Memur Azmi Bey.
“Okumuşlar” başka dertte, kimi vali olacak, kimi ataşe.
Bir dilim ekmek bulduğuna sevinir; Memur Azmi Bey.
********* ********
Pazartesi evden çıkar isteksiz, gerisin geri gider ayakları.
“Bir araba, bir ev almak” üzerinedir, tüm çabaladıkları.
Salı, Çarşamba, Perşembe’nin yoktur hiçbir farkları,
Sonunda Cuma’nın geldiğine sevinir; Memur Azmi Bey.
********* ********
Ev kirası ödemeye alışmış olsa da, ev sahibine alışamamıştır.
“Bir lojman” tüm hayali olsa da, büyük torpile ulaşamamıştır.
Amir de sekreter de lojmanı kapmış, geriye bir şey kalmamıştır.
Evi olana bile lojman verildiğine şaşırır; Memur Azmi Bey.
********* ********
Adaletsizlikler haksızlıklar yüzünden, tanışmıştır stresle.
Çalışmış didinmiş terfi beklemeye başlamıştır; binbir hevesle.
Nafile, “dayısı olan” öne geçirilmiştir; hem de altıncı vitesle.
Deli olup da aklını kaçırmadığına sevinir; Memur Azmi Bey.
********* ********
Rüşvetçi, zimmetçi, yalaka, sahtekâr, asalak “yolunu” bulur.
Bunlara “işini bilen memur” denir, topluma kötü örnek olur.
En acı olanı, bu tür memuru, başta politikacı, birileri korur.
“Dünyanın çivisinin koptuğuna” üzülür; Memur Azmi Bey.
********* ********
“Bu düzen böyle gelmiş böyle gitse” de, boşver, alış memurum.
Eline bir iş geçmiş, buna sevin, şükret ve çalış memurum.
Bilirsin ki, “hayat mücadele” demektir; sabret ve yarış memurum.
“Aslanın ağzından ekmeği” aldığına övünür; Memur Azmi Bey.


Stres sorununu, bu yazıda kısaca ele almış bulunmaktayız. Esasında, konu geniş ve üzerinde akademik çalışma yapılacak özelliktedir. Stres tüm çalışanların sorunudur. Bu sorun üzerinde alan araştırması yapılması, konunun anket, gözlem ve diğer yöntemlerle etraflıca incelenmesi, önemli bilgi-bulgulara ulaşılması gerek Kamu Yönetimimizin gerekse özel sektör yönetiminin gelişmesine katkı sağlayacaktır. Bir devlet memuru olarak kendi gözlemlerimden de yararlanarak bazı hususları açıklamaya çalıştım. Yararlı olmuş isem kendimi bahtiyar hissederim. Kamu ve özel sektörde çalışan tüm emekçilere sağlıklı ve stresten uzak günler dilerim.

 

KAYNAKÇA

[1] NTVMSNBC internet sitesinde yayınlanan bir haber, kaynak, Anadolu Ajansı, Kayseri, 11.04.2004

[2] NTVMSNBC internet sitesinde yayınlanan bir haber, kaynak, Anadolu Ajansı, Kayseri, 11.04.2004

[3] Türkiye Gazetesi, Diyalog Köşesi, 04.01.2004 tarihli nüsha

*Ahmet SANDAL
Kamu Yönetimi Uzmanı

Ahmet SANDAL
Kamu Yönetimi Uzmanı


Kahramanmaraş 1965 doğumludur. 1986 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun olduktan sonra Kamu’da görev almıştır. Evli ve iki çocuk babasıdır. Ankara’da ikamet etmektedir. Kamu Yönetimi Uzmanı olarak kamu yönetiminin çeşitli yönleri üzerine araştırma-tez ve makale çalışmaları bulunmaktadır. Bu çalışmalarının bir kısmı bazı gazete ve dergilerde yayınlanmıştır. Ayrıca edebiyatla da ilgili olup bazı şiirleri yayınlanmıştır.

 
 
2302 kez okunmuştur.